Zaman ve mekan:Okul dönemi-30 Aralık , Cole Malikanesi-Bates Malikanesi
Kurgu: Julia Alexis Black annesinin ölümüyle vekaleti ablasına geçince Bucks Malikanesine taşınıyor. Burada da taşınırken neler yaptığı falan anlatılıyor.
Kişiler: Julia Alexis Black, Hillary Black Bucks
Gwen çok mutsuzdu. Annesinin ölümüyle vekaleti ablasına geçtiği için Bates Malikanesi'ne taşınacaktı. Cole Malikanesi'nde belki de son kez geziniyordu. Malikane'nin her yerini dolaştı. Kendi odasını, şömineyi, aile soyacına baktı. Annesinin isminin yazdığı yeri okşadı. Eli annesinin ismine değerken kendini tutamadan gözünden birkaç yaş süzüldü.
"Neden, anne? Neden?!" diye sorarken gözlerinden yaşlar daha kötü dökülmeye başladı. Ama sonra ağlamaması gerektiğini hatırladı. Nasıl böyle kontrolünü kaybedebilmişti? Hem de uzun zamandır ağlamamışken? Banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Gözleri hala kıpkırmızıydı. Güzel şeyler düşünmeye çalıştı. Slytherin'e seçildiği zaman, O'nunla tanıştığı zaman...
Gwen Lilith Cole, çabucak kendini toparlamıştı. Artık zamanının geldiğini düşündü. Ve her zamanki soğuk ve kibirli sesiyle "Alistra!" dedi.
Yaşlı ev cini Gwen'i duyar duymaz onun yanına cisimlendi.
Gwen ev cinine belki de son kez emir veriyordu. "Alistra, ben 17 yaşıma girer girmez, buraya döndüğümde, evin tertemiz olmasını istiyorum.Sanki hiçbir şey olmamış gibi...Tamam mı?"
Cin "Emredersiniz Efendi Cole!" dedi ve yok oldu.
Gwen evin içinde son kez gezinmeye başladı. Misafirlerini ağırladıkları salon, kendi odası, annesiyle babasının odası ve diğer odalar...
Gwen, artık eşyalarını toplaması gerektiğini hatırlayıp odasına döndü. Odasının duvarı siyahtı, yatağı ise iki kişilikti ve yepyeni gibi görünen kırmızı nevresim vardı üstünde... Çalışma masası, iki tane rahat kırmızı puf, bir aile fotoğrafı, kendi fotoğrafı, geniş gardırobu ve baykuşu Malevolance...
Gwen genişletme büyüsü ile genişletilmiş çantasını açıp bütün kitaplarını, cüppelerini, özel izleme malzemelerini, ve biriktirdiği Galleon'ları içine koydu. Neredeyse 100 Galleon'u vardı toplam. Ama Gwen hepsinin bu kadar olmadığından emindi. Her Gringotts'a gidişlerinde oradan bir avuç Galleon yürütürdü. Tabii kimse bakmazken. Kaşla göz arasında. Hepsini de farklı yerlere saklardı. O yüzden Gwen her fare deliğine baktı. Oralardan da 50 Galleon kadar çıktı. Gwen kurnazca gülümsedi. Bir gün bu Galleon'lar çok işe yarayacaktı...
Gwen 1 saatte her şeyi hazır edip en uzak şömineye doğru yol aldı. Evi biraz daha gezmek istemişti ama o zaman burada kalmak isteyebilirdi. O yüzden şömineye girdiği anda "Bates Malikanesi!" diye bağırdı. Ve yeşil alevler etrafını sararken kendini Bates Malikanesi'nde buldu.
Meğer herkes -yani Laura ve Jesse- şöminenin önünde onu bekliyormuş, iyi mi? Bu yüzden Gwen "Ne bakıyorsunuz mal mal?! Ayı mı oynatıyoruz burada?!" diye bağırdı. Ve onların biraz bozulduklarını görünce memnun oldu.
Ablası Laura sevecen görünmeye çalışarak -ve bunu başaramayarak- "Canım biz de seni bekliyorduk.Odan hazır." dedi.Hala sevecen görünmeye çalışıyordu ama daha çok bir yumurta yumurtlamaya çalışıyormuş gibi görünüyordu. "Her zamanki odanda kalacaksın."
Gwen her zamanki odasının nerede olduğunu biliyordu. O yüzden onu bakışlarıyla öldürerek üst kata çıktı. Her şey tam hatırladığı gibiydi. Süslü püslü ve oldukça pahalı. Çantası ve baykuşuyla birlikte depo olarak kulanılan odanın karşısındaki odaya kadar yürümeye çalıştı. Ama başarılı olamayınca önce çantasını sonra baykuşunu odaya getirmeye karar verdi.
Gwen, eşyalarının hepsinin burada olduğundan emin olunca odanın kapısını kilitledi ve kendini yatağa attı. Neler yapabileceğini düşünüyordu. Bir kere Laura'ya hayatı zindan edecekti. Onu evine aldığına pişman olacaktı. Ablası Laura 18 yaşındaydı. Hogwarts'tan geçen yıl Gryffindor'dan mezun olmuştu. Kanı bozuğun teki işte. Birkaç ay önce de yine Gryffindor'dan mezun olmuş bir çocuk olan Jesse Bates ile evlenmişti. Söylendiğine göre Hogwarts'ta okudukları son yıl çıkmaya başlamışlardı. Ama yakışıklıydı yani. Kumral saçlı ve mavi gözlüydü. Saçları dalgalıydı. Uzun boylu ve kaslıydı. Vesaire, vesaire...
Sonuç olarak - burada kalmak istemiyordu. Annesinin intihar ettiğini söylemişlerdi ama Gwen buna inanmıyordu. Onu tanıyan hiç kimse Violet Cole'ün intihar edecek kadar deli olmadığını ya da intihar eğilimli olmadığını bilirdi. Tamam, kocası olmuştü -yani Gwen'in babası- ama bu yıllar önce olmuştu. İntihar etse o zaman ederdi. Kulağa hiç anlamlı gelmiyordu.
"Gwen, yemek hazır!"
Al işte! Laura sesleniyordu. Gwen inip inmemek konusunda kararsız kaldı ama eninde sonunda inecekti. Fakat eğer o ikisine hayatı zindan etmek istiyorsa bir an önce çalışmalara başlaması gerekiyordu. Zaten başlayacaktı da. Eline bir fırsat geçsin...
Burada geçireceği günler sıkıcı olacağı kadar eğlenceli de olacağa benziyordu.
Çarş. Ocak 26, 2011 5:45 pm
