Vampir Günlükleri'ni ve Tanrıça Serisi'ni okumadım.
Twilight - klasik, sinir bozucu romantiklikte bir seri, o yüzden sevmedim. Edward kızların duygusallıklarını tatmin etmek için yaratılmış bir karakter sadece, Jacob'un katılmasının sebebi de arada çelişki yaratmak - hangi kız iki erkeğin onun peşinde koşmasını istemez ki?
Gece Evi - bu da çelişki konusunda aşan bir başka seri; esas kızımız bir değil, iki değil, tam üç erkeğe yazılıyor (biri sonradan öldü ama yine de sayayım dedim.) Twilight'ın aksine, yaratıcı sayılabilecek bir kurgusu var, seri kendini okutuyor yani. Fena değil.
Harry Potter - İşte bu gayet güzel bir seriydi. Anti-herolarıyla ve kendine özgü espri anlayışlarıyla yepyeni bir dünya sunuldu bize. Saçmasapan serilerin bile 12 küsür kitabı yayınlanacakken, HP'nin 7 kitapta bitmesi kötü oldu, ama yine de güzeldi.
Vampir Akademisi - Bu seri olmasaydı HP'ye kesinlikle oy verirdim. Zaten bir süre de arada kaldım (: Bu seri, vampir konusunda yepyeni bir çığır açtı ve Twilight'ın parıldayan vampirlerinden de çok daha iyi. Seride aşkın dozu gayet iyi ayarlanmış, Lissa ve Rose'un arkadaşlığı yapmacık durmuyor, dil pek edebi sayılmasa da rahatça okunabiliyor seri. Bu yüzden buna oy verdim.